Sağlık

Anne Bebek Arasındaki Koşulsuz Bağ ve Güvenin Kökenleri

Güven, insan yaşamının farklı dönemlerinde gelişen ve gelişen bir duygudur. Bu duygunun kökleri, bir kişinin hayatının erken dönemlerinde başlayan ve daha sonraki yaşam deneyimleriyle şekillenen çeşitli faktörlere dayanır.

Bebeklik dönemi insan hayatındaki en kritik dönemlerden biridir ve inanç duygusunun oluşmasında son derece değerlidir.

Güven, onların ihtiyaçlarına duyarlı olan ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayan ebeveynler tarafından bebeklere inançlı hissettirildiğinde gelişir. Bu inanç duygusu, sonraki yaşamındaki tüm ilgi alanlarında değerli bir rol oynar. Ancak ihtiyaçlarına karşı duyarsız veya tepkisiz olan ebeveynlerin olduğu durumlarda bebekler kendilerine güvenmezler ve güvensizlik duyguları geliştirirler ki bu da yetişkinlikte çeşitli sorunlara yol açabilir.

Örneğin, ebeveynleri tarafından gerektiği gibi sevilmeyen, bakılmayan veya ihmal edilmeyen bir bebek, dünyaya karşı inançsız bir tutum geliştirebilir. Bebeklik dönemindeki olumsuz yaşantıların etkileri yetişkinlikte çeşitli ruhsal sorunlar olarak ortaya çıkabilmektedir. Güvensiz bireyler genellikle kendilerini yetersiz hissederler ve başkalarına güvenmekte zorlanırlar. Kendilerine güvenleri yoktur ve başkalarının da kendilerine güvenmeyeceklerine inanırlar. Bu nedenle hayatları boyunca hep bir koşuşturma içinde yaşarlar ve hayattan zevk almaları zorlaşır. Bu da ilişkilerinde sorunlara neden olabilir ve kişinin kendini yalnız hissetmesine neden olabilir. Temel bir inanç duygusu oluşmadığı için dünyaya karamsar bir bakış açısıyla bakarlar. Burada inançlı bağlanmayı ve inançlı ayrılığı sağlıklı bir biçimde gerçekleştirmek değerlidir.

Peki nedir bu sadık bağlılık ve sadık ayrılık?

Güvenli bağlanma, bebeklerin ebeveynleri ile kurdukları duygusal bağdır ve temel bir inanç duygusunun oluşmasında büyük rol oynar. Sadık bağlanma, bebeklerin ihtiyaçlarına duyarlı olan ve onların duygusal ihtiyaçlarını karşılayan ebeveynler tarafından sağlanır. Bu sayede bebekler dünyayı keşfetme konusunda kendilerine güvenir ve cesaretli hissederler.

Bebeklik döneminde sadık bağlanma ve sadık ayrılık sağlamak, insanların gelecekte sağlıklı bağlar kurmasına ve bağımsız bir yaşam sürmesine yardımcı olur. Bu nedenle ebeveynlerin bebekleri için sevgi dolu bir ortam sağlamaları, onların ihtiyaçlarına duyarlı olmaları, inançlı bağlanmayı ve inançlı ayrılığı desteklemeleri son derece değerlidir.

Güvenli bağlanma, bebeklerin daha sonraki yaşamlarında sağlıklı bağlantılar kurmasına yardımcı olur. Sadık bağlılığa sahip kişiler, bağlarında daha empatik, anlayışlı ve saygılıdırlar. Ayrıca, sadık bir bağlanmaya sahip kişiler, stresli durumlarla daha uygun bir şekilde başa çıkabilirler.

Güvenli ayrılık, çocukların ebeveynlerinden bağımsızlık kazanmasıdır. Bu süreç, çocukların kendi kararlarını vermelerine, duygusal olarak bağımsız olmalarına ve kendi kimliklerini keşfetmelerine yardımcı olur.

Güvenli ayırma, çocukların hayatında da son derece değerlidir. Çünkü çocuklar gelecekte bağımsız yaşamak zorunda kalacaklar. Sadık ayrılık, çocukların kendileri için kararlar vermeyi ve kendi hayatlarını yönetmeyi öğrenmelerine yardımcı olur.

Çocukluk dönemi, kişinin kendine olan güveninin ve inancının oluşmasında etkili bir dönemdir. Bu dönemde çocuklar çeşitli deneyimler yaşayarak kendilerini keşfederler ve kendi becerilerini geliştirirler. Bu deneyimler çocukların özgüvenlerini geliştirir ve inanç duygularını güçlendirir.

Ergenlik, kişinin kendine olan güven duygusunun ve inancının daha da geliştiği bir dönemdir. Bu dönemde ergenler kendi kimliklerini oluşturmaya ve bağımsızlık aramaya başlarlar. Bu süreçte anne-babanın sağladığı destek ve onay ergenin inanç duygusunu güçlendirir.

Yetişkinlik dönemi, kişinin kendine olan güveninin ve inancının en belirgin olduğu dönemdir. Bu dönemde kişi, yaşadıklarından ve omurgasında karşılaştığı zorluklardan ders çıkararak iman duygusu geliştirir. İyi bir işe sahip olmak, sağlıklı bir ilişkiye sahip olmak kişinin inanç duygusunu olumlu yönde etkiler.

Doğumdan ölüme kadar olan sürecin tüm aşamalarında Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisine göre ikinci basamakta yer alan ‘Güven’ duygusu aslında temel ihtiyacımızdır. Güven duygusunun kökleri, bir kişinin hayatının erken dönemlerinde başlayan ve daha sonraki yaşam deneyimleriyle şekillenen çeşitli faktörlere dayanır. Bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemleri, iman duygusunun oluşması ve gelişmesi açısından son derece değerlidir.

Daima inançla hissedeceğiniz bir hayat yaşamanız dileğiyle.

Sevgiler…

instagram

Bu yazıda öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamen yazarlarının özgün fikirleri olup, Onedio’nun yayın politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

haber-bayrampasa.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu