Haber

Bir dene, iki… Bir dene…

Yavuz İp

Tesadüftür, seçimlere elli gün kala, AKP’ye karşı en çok oy alan iki partinin İstanbul’daki il başkanlık binalarının çevresinde mermiler vızıldar. Yani mermiler yandaki binaya isabet etmiyor ya da arka sokakta havaya ateş edilmiyor. AKP binası (ki bu zaten mümkün değil), DSP veya Re-Varlık binaları etrafında hırsızlar ve bekçiler yok aslında. CHP için bir şey söylemeye gerek yok, olağan amaç bu. Tesadüf.

Ama yine de ne garip bir tesadüf ki (çünkü faillerin meçhul kalması bekleniyordu) failler bir gün sonra İçişleri Bakanlığı tarafından belirlendi. Bir başka “tesadüf” de Süleyman Soylu’nun bu durumu gösteriye dönüştürmemesiydi.

Suç sonucu; Hırsızları kovalayan bekçi Murtaza ve uyuşturucudan etkilenmiş bir avuç serseri, sosyal medya fenomeni olma hayali kuruyor. Büyütmeye gerek yok, endişelenmeye gerek yok. Polis VAR Odası kameraları izleyerek failleri birkaç gün içinde buluyor. (Bu arada, bırakın ilçe binalarını, en büyük iki muhalefet partisinin il binalarının bile çevre koruma kapsamında olmadığını öğrendik.)

SİYASİ SONUÇ NE OLACAK?

Siyasi partilerin amacı doğrudan siyasi bir eylemdir ve siyasi sonuç elde etmek amacıyla yapılır. (Benzer şekilde siyasi figürleri hedef alıyor.)

İlk amaçlanan; o partinin yönetici ve ekiplerinin faaliyetlerinin yıldırılması, sindirilmesi ve zayıflatılmasıdır. Ve böylece destekçilerinin faaliyetlere katılımını azaltır.

Bu taktiğin sistemli bir şekilde HDP’ye belli aralıklarla uygulandığını herkes biliyor. Üstelik HDP’ye uygulanan şiddet, Deniz Poyraz’ın İzmir’de parti binasına baskın düzenlendiğinde öldürülmesinde görüldüğü gibi “tesadüf kurşunları” değildir.

ikincisi; siyasi faaliyeti kısıtlamak veya başka bir deyişle “karşı taraf”ın alanına girmesini engellemek. Somut bir örnek, Kılıçdaroğlu’nun bir askerin cenazesinde yumruklanması; “Sen kimsin ki ‘bizim’ (AKP-MHP) faaliyet alanımıza girmeye çalışıyorsun. Biz şehidiz, biz sopayız.”

CHP ve İYİP’in faaliyet alanına girmesinden “birileri” rahatsız olmuş anlaşılan. Gelecekten, hatta DEVA’dan “tesadüfen” rahatsız olsalar (rahatsız olsalar bile sonuçlarını öngöremezlerdi), Murtazalar orada da hırsız kovalarlardı.

Üçüncü ve en değerli (1); destekçilerine güç, güç, güç ve “ilham” vermek. Seçimlere elli günden az bir süre kala, muhalefeti seyredip ezen kendi seçmeninize, uyanıp partinin “aktivitelerine” katılması için bir hedef belirlemeye davettir bu. Aylak kurt!

Her zaman başarılı olacak mı?

Bu bıçak sırtı. Çünkü işin içine olağanüstülük girince sonucu kimse garanti edemez. (2) Tarih yüzlerce örnekle doludur. Atılan adımın istenilen sonucu vermediği hatta tam tersi olduğu.

Alışılmadık bir siyasi eylem (bizim örneğimizde, parti binasının vurulması) alışılmadık (yani beklenmedik) bir siyasi eylem yaratabilir. AK olduğumu söylediğimde bu başka bir anlama gelebilir.

Meral Akşener bir dönem hükümdarların en değerli cephelerinde bulunmuş (içişleri bakanlığı yapmış) birisi olarak bu kürsüsü en iyi bilenlerden biri olsa gerek, değil mi? Evet, bu kadar. Akşener boş kovanları nereden aldığı merak edilmese de “sahiplerine” iade etti; “Kurşunu ikiye ayırdık, çekirdeği bizimle, kabuğu sizinle paylaşıyoruz”. Oyun bozuldu; çekirdek değil kovan demokrasiye saygısızlıktı. (3)

Şimdi IIP’yi çekecek bir sonraki takımın düşünmesi gereken; Sanki Akşener böyle bir durumda tepki vermiş ve bu tepkinin onda ve “bizde” ne gibi siyasi sonuçları olur?

Soruyu farklı bir şekilde soracak olursak, bu 40 günlük süreçte gelişigüzel bir CHP’li ya da CHP’li akını nasıl karşılanacak? Ya da sola, sol figürlere ne yapılması muhtemel? Basın açıklaması yapmak caydırıcı mı? (4) Buradaki asıl sakınca, düzenin sonları, maddelerin bağlanması değil, asıl engellerin “iç işleyişi”dir. Oradaki kısırlık, statüko ve her türlü korku…

Nihayet;

Denedi, deneyecek. Bir kez daha, bir kez daha deneyecekler. Asla pes etmeyecek(ler).

Ta ki her denediklerinde “oyunlarını bozacak” bir “hareket” ile karşılaşana kadar.

Dipnotlar:

1. Dipnot eklemeden geçemeyeceğim, eleştirilerine rağmen çok dipnot var!! YSK, Erdoğan’ı bir pundun’a getirdi ve onu sandıkta birinci sıraya koydu. Ancak Kılıçdaroğlu’nu 2 veya 4’e yerleştiremedi; “Seccadeye basan Allah katında üç oldu”…

2. Dünyadaki bu büyük İstihbarat Teşkilatlarının bir mottosu vardır; “Geleceği tahmin etmenin en kesin yolu, onu kendin yapmaktır” dedi. Ancak bu eski dünyada kalmış olabilir ve muhtemelen bugün hiç olmadığı kadar değişkendir. Örneğin, bir “grafik bebek” çalışma tezgahını kırar….

3’üncü İIP Genel Başkanı Akşener’in konuşmasına tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, “Meclis kürsüsünde deli gibi mermi yağdırmaları her şeyden önce demokrasiye saygısızlıktır” dedi.

4. Bu ikilemdeki amaç ne Akşener’i övmek ne de CHP’lileri eleştirmek. Asıl niyet, “Erdoğan seçimle gitmez” diyen ve sandıktan sandık güvenliği dışında başka bir hazırlık üretemeyen solculara yöneliktir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu